İran’ın Irak Kürdistan Bölgesi’ne Yönelik Roket Diplomasisi: Yerel ve Bölgesel Mesajlar
Giriş
İran, Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) ile olan ilişkilerinin bir neticesi olarak ileri düzeyde ekonomik avantajlar elde etmiştir. Ancak bu avantajlara ve iki taraf arasındaki tarihsel ilişkilere rağmen İran tarafının IKB’ye dönük bakışı değişmiş ve kaygılı bir hâl almıştır. Özellikle son yıllarda IKB’nin hızla dışa açılması, bölgesel ve uluslararası taraflarla ilişkilerinin genişlemesi sonucunda, Erbil tarafından enerji sektörü gibi stratejik sektörlerin geliştirilmesine odaklanılması, yurt dışından ithalattan vazgeçmeye başlanması ve İran’ın hayati gördüğü sektörlerde IKB’nin kendi kendine yeterliliğini sağlaması gibi hususlar, İran tarafını gerek doğrudan, gerekse Bağdat’taki siyasi partilerden veya silahlı gruplardan oluşan müttefikleri aracılığıyla bu deneyimi zayıflatmayı ve sınırlandırmayı düşünmeye sevk etmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Irak Özel Temsilcisi ve Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Plasschaert, 17 Mayıs’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Irak’taki özel konulara ilişkin bilgilendirme toplantısına Irak’taki dengeleri, siyasi çekişmeleri ve güvenlik meselelerini vurgulamak ve siyasi sistemdeki inatçılığın ülkenin geleceği üzerindeki etkisinin sonuçlarını göstermek için katılmıştır.
Irak Kürdistan Bölgesi’nin başkenti Erbil’in belirli bölgelerine roket atılması konusuna da değinen Plasschaert, “roket diplomasisi” olarak adlandırdığı saldırılar yoluyla mesaj verme yaklaşımının tümüyle yıkıcı etkileri olan pervasız eylemler olduğunu teyit etmiş, hukukun üstünlüğünü korumanın bir gereği olarak faillerin sorumlu tutulmalarının önemini vurgulamıştır.
IKB’deki askeri üsleri ve sivilleri hedef alan roketler Erbil yönetimi üzerinde baskı kurma noktasında en önemli araçlardan biri kabul edilmektedir ve geçtiğimiz yıllarda IKB şehirlerini hedef alan vakaların sayısı da çok artmıştır. Nitekim İran, Mart 2022’de İsrail’in varlığını bahane ederek Erbil’deki sivil tesislerin bombalanmasının sorumluluğunu üstlendiğini İran Devrim Muhafızları Ordusu aracılığıyla doğrudan ve açık bir şekilde duyurmuştur. Ayrıca Irak içinden, İran politikasına bağlı unsurlar tarafından IKB’ye dönük saldırılar düzenlenmiş ve Tahran, bu politikasını özellikle siyasi mesajlar göndermek için kullanmasının yanı sıra duyarlı olduğu güvenlik tehditleri konusunda caydırıcı araçlardan biri olarak görmüştür. Yine İran, özellikle yerel meselelerde net siyasi izler taşıyan belirli saldırılar gerçekleştirmek veya roketler fırlatmak için ya da stratejik meseleler söz konusu olduğunda İran topraklarından Irak topraklarına uzun menzilli füzeler atmak için Irak topraklarındaki İran yanlısı gruplardan yararlanmaktadır. İran’ın Erbil’de tanınmış bir Kürt iş adamının (Şeyh Baz)[1] evini yerel, bölgesel ve uluslararası taraflara bir dizi mesaj göndermek için uzun menzilli balistik füzelerle hedef alan son saldırısında olduğu gibi. Bu operasyonların çoğu, açık bir Amerikan tepkisi olmaksızın gerçekleşmiştir.
İran ve ona bağlı, onunla iş birliği içerisinde olan Iraklı ve bölgesel unsurlar, 2018’in başından bu yana yoğun bir şekilde gelişmiş balistik füzeler ile bombalama sürecini IKB’yeye yönelik kullanmaya başlamıştır. Bu, Erbil hükümetinin IŞİD’e son vermesinin bir sonucu olarak bir toparlanma aşamasına girmesi ve bölge için bağımsızlık referandumunun düzenlenmesinden etkilenen çevre ülkelerle diplomatik ilişkilerin yeniden canlanmasıyla aynı zamana denk gelmiştir. Bu faktörlere bir başka önemli faktör daha eklenebilir; bu, Erbil ile uzun yıllardır siyasi bir ittifak içinde olan geleneksel Şii partiler arasındaki ilişkinin bozulmasıyla da ilgilidir.
Elinizde bulunan bu durum değerlendirme belgesi, özellikle IŞİD örgütünün ortadan kaldırılmasından bu yana ve 2017 sonunda bölgenin bağımsızlık referandumu sonrasında Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki şehirlerin roketlerle hedef alınması vakalarına ışık tutmaya çalışmaktadır.
İran’ın Roket Diplomasisinin İki Yönü
İran, Irak’ta eski rejimin devrilmesinden bu yana ülke içinde çok sayıda çatışmanın içerisine girmiştir. Bu çatışmalar genellikle IŞİD’in sona ermesinin ardından İran’ın politikalarına bağlılığı benimseyen yerel unsurlar aracılığıyla yürütülmüştür. Tahran ve onunla ittifak halindeki Şii partiler, Bağdat’taki yabancı konsoloslukları veya IKB’yedeki Kürt şahsiyetleri, Amerikan üslerini ve Erbil Havaalanı gibi diğer sivil mekanları roketlerle hedef almayı benimsemeye başlamıştır. IKB içinde hedef alınan bölgelerle ilgili husus iki kısma ayrılabilir:
Birinci Yön: Doğrudan İran Füzeleri
İran, Irak’tan kaynaklanan ulusal güvenliğine yönelik tehditler ve tehlikeler olduğu bahanesiyle Irak topraklarını tekrar tekrar hedef almasını haklı çıkarmaya çalışmaktadır. Ancak bu iddialar, mevcut verilere ve gerçeklere göre, özellikle İran’ın siyasetten güvenliğe, ekonomiye ve kültürel alana kadar tüm Irak kurumlarına neredeyse tamamen nüfuz etmesi dikkate alındığında gerçeklikten uzaktır ve mantıklı değildir. Bu nedenle, yerel ve bölgesel gelişmelerin kesişimi, İran ve ona bağlı unsurların muhaliflerine ve rakiplerine karşı roket kullanımını, siyasi partilere belirli mesajlar göndererek tehdit etme kategorisine sokmaktadır ve bu, bombalanan hedeflerin doğasından da açıkça görülmektedir.
Eylül 2018’de İran Devrim Muhafızları Ordusu, İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin (İKDP) İran-Irak sınırındaki Erbil’in “Köysancak” ilçesinde bulunan genel merkezini, partinin kongresi sırasında hedef alarak 14 kişinin ölümüne ve 42 kişinin de yaralanmasına neden olmuş[2] ve Irak makamları İran tarafını bu uygulamaları tekrarlamaktan caydıracak hiçbir adım atmadan bunu ulusal egemenliğin ihlali olarak değerlendirse de İran tarafı bombalamayı meşru müdafaa ve Irak’taki İranlı muhalif grupları caydırmak için zorunlu bir seçenek olarak haklı çıkarmaya çalışmıştır. İran tarafının bu doğrudan roket saldırısıyla birçok uyarıda bulunmayı amaçladığı açıkça görülmektedir.
İran’ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni bu muhalif grupların artan faaliyetlerine izin vermemesi konusunda uyarısı ve özellikle bu dosyalarda daha iyi çözümlere ulaşmanın mümkün olduğu diplomatik yollara başvurmaksızın Tahran’ın dış müdahaleleri için bir gerekçe olarak kullandığı önleyici savunma bahanesiyle İran’ın Irak topraklarının herhangi bir karışını hedef almaya hazır olduğunun teyit edilmesi bu kapsamdadır. Bunların bir kısmı ise İran toprakları içinde belirli operasyonları gerçekleştirmeye hazırlık adımını teşkil etmekle birlikte Tahran’ın KDP-İ liderliğini doğrudan hedef almasının, partinin bazı üyelerinin İran’daki Kürt bölgelerinde dolaşması, toplumsal bağlarını canlandırmak ve sürdürmek amacıyla yerel halk ile kaynaşması gibi partinin çekingen bir şekilde saha faaliyetlerine geri dönmesine açık bir cevap olduğunu düşünmektedir. Dolayısıyla bu aşamada Irak’taki Kürdistan referandumundan sonra İran’ın Kürt bölgelerinde Kürt milliyetçiliği algısının yükselişine ek olarak, bölgesel ve uluslararası anlaşmazlıkların derinleşmesi ışığında Tahran için bir güvenlik sorunu oluşturmaktadır. Nitekim binlerce İranlı Kürt, Kürt şehirlerinde referandumu desteklemek için gösteriler düzenlemiş ve İranlı yetkililer arasında Kürt milliyetçi duygularının ve taleplerinin İran’a da yayılacağına dair korkuları artırmıştır.
Ocak 2020’de, İranlı General Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta öldürülmesinden günler sonra Tahran, Irak’ta ABD güçlerine ait iki üssü bir dizi balistik füzeyle hedef almıştır. Bunlardan biri doğrudan Erbil’in merkezine 75 km uzaklıktaki El-Harir üssüdür. Bu da İran’ın Irak topraklarındaki vekil güçlerini kullanmak yerine doğrudan İran topraklarından yanıt vermeye başvurduğu yeni bir çatışma aşamasının açık bir göstergesi olmuştur.[3] Görünen o ki Tahran, Irak hükümetinin zayıflığı ve Irak’ın egemenliğini koruyamaması, iç işlerine dış müdahaleyi engelleyememesi, ülkeyi bölgesel ve uluslararası hesaplaşmanın bir arenasına dönüşmekten kurtaramaması nedeniyle, Amerika Birleşik Devletleri’ne askeri olarak karşılığı Irak topraklarında vermiştir.
Irak’ta merkezi hükümetin zayıflığı ve devletin egemenliğini dayatabilecek ve dış müdahaleleri önleyebilecek niteliklerinin olmayışı sonucunda, Mart 2022’de İran Devrim Muhafızları Ordusu, İran ulusal güvenliğine tehdit oluşturan bir İsrail karargâhını ve gizli üsleri hedef alma bahanesiyle Erbil’de bir grup yerleşim bölgesini 12 balistik füzeyle hedef aldığında, İran’ın ihlalleri bu kez daha şiddetli bir şekilde tekrarlanmıştır. İran Devrim Muhafızları Ordusu, yaptığı resmî açıklamada, “Siyonist komplo ve şer karşısında stratejik bir merkezi hedef aldığını ve Erbil’deki Siyonist varlığın suçlarına ve kötülüklerine yanıt olarak” Erbil’e yönelik füze saldırısının sorumluluğunu üstlendiğini duyurmuştur. Devrim Muhafızları ayrıca İsrail’i, kötü eylemlerinin herhangi bir şekilde tekrarlanması hâlinde, “sert, kararlı ve yıkıcı” tepkilerle karşılaşacağı konusunda da uyarmıştır.[4] İran’ın IKB’yedeki İsrail çıkarlarını hedef alma bahanesiyle gerçekleştirdiği füze saldırılarına ilişkin iddialarına ve gerekçelerine rağmen, İran tarafı, İsrail’in Irak topraklarındaki faaliyetlerinin varlığına dair Irak’a net kanıtlar sunamamıştır. Ayrıca saldırıdan sonra parlamento tarafından oluşturulan ve İran’ın hedef aldığı bölgedeki İsrail varlığını araştıran komite, İsrail tarafından bir casusluk faaliyetine dair herhangi bir kanıta rastlanamadığını ifade etmiştir. Komite raporunda şunları ifade etmiştir: “Saldırı mahallini ve bitişikteki binaları inceleyip, araştırdıktan ve meseleye vakıf olduktan sonra, mahalde casusluk amaçlı kullanılan casusluk cihazları, antenleri veya aletlerinin varlığına işaret eden herhangi bir şüpheli delil veya bulguya rastlamamıştır”.[5]
Dışarıya Kriz İhracı
İranlı genç kız Mahsa Amini’nin İran polisi tarafından öldürülmesi ve İran’daki Kürt bölgelerinde gösterilerin patlak vermesinin ardından İranlı yetkililer durumu kontrol altına almaya ve gösterileri hızlı bir şekilde bastırmaya çalışmış ve Irak Kürdistan Bölgesi vilayetlerindeki İranlı Kürt muhalefet partilerinin merkezlerini hedef alarak iç krizi kasıtlı olarak sınırları dışına ihraç etmiştir, İran Devrim Muhafızları üç aydan kısa bir süre içinde Süleymaniye, Erbil ve Kerkük vilayetindeki alanları da kapsayan bölgeye balistik füzeler ve insansız hava araçları kullanarak dört kez yoğun ve kapsamlı saldırı düzenlemiştir.
Tahran, ülke içindeki gösterilerin ardından IKB’ye yönelik bombardımanlarla çeşitli mesajlar vermeye çalışmıştır ki bu mesajlardan en önemlisi, İran rejiminin, iç ekonomik sorunlara ve sürekli iç reform ve dış müdahalelerden vazgeçme taleplerine rağmen yayılmacı emellerinden ve devrimi dışarı ihraç etme projelerinden vazgeçmeye hazır olmadığıdır. Ayrıca Tahran, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni tekrarlanan bu hedeflerle kuşatmaya ve zayıflatmaya ve İran şehirlerindeki gösterilerden IKB’yi sorumlu tutmaya çalışmış, Bağdat hükümetini IKB üzerinde daha fazla baskı kurmak için sınır kontrolü bahanesiyle İran-Irak sınırına daha fazla asker göndermeye zorlamıştır.
İkinci Yön: İran Yanlısı Grupların Bölgeye Yönelik Saldırıları
İran’ın Erbil’e yönelik doğrudan saldırılarının her zaman büyük ve niteliksel olaylara bir tepki olarak ve çifte mesaj vermek için geldiği açıktır. Bu nedenle, doğrudan hedef alma sayı yönünden sınırlı olmuştur. İran’ın Irak’taki vekilleri tarafından IKB’nin dolaylı olarak hedef alınmasına gelince, özellikle Irak’ta siyasi arenada meydana gelen çatışmalar ışığında, bu durum sürekli tekrarlanmaktadır. Şii siyasi partiler, başta Erbil olmak üzere rakiplerine mesaj göndermek için her daim kullandıkları silahlı unsurlara sahiptir. Irak Kürdistan Bölgesi’nin birkaç yıldır IŞİD’e karşı savaşmasına ve örgütün bölge için gerçek bir tehdit oluşturmasına rağmen bölgenin istikrarını önemli ölçüde etkileyen hiçbir füze saldırısı kaydedilmemiştir. Ancak örgüte karşı zaferin ilan edilmesi ve Erbil ile Bağdat arasında görüş ayrılıklarının ortaya çıkmasından sonra silahlı gruplar ve milisler Erbil’i füzelerle hedef almaya başlamıştır. Bu ise milislerin de en az yasadışı örgütler kadar tehlikeli olduklarının açık bir göstergesidir. Üstelik bu milisler daha büyük bir tehdit oluşturmakta ve Irak devletinin himayesinde olmaları ve dinî fetvalardan yararlanmaları nedeniyle istikrarı olumsuz yönde etkilemektedirler. Bu durum kolayca hareket etmelerine ve Irak’taki güvenlik ve yargı kurumları önünde hesap vermekten kaçınmalarına yardımcı olmaktadır.
Erbil’e yönelik en belirgin milis saldırıları aşağıda sıralanmıştır:
2020’deki Saldırılar
- 30 Eylül 2020 tarihinde Irak Kürdistan Bölgesi Terörle Mücadele Servisi, Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi’nin yabancı misyonları koruma sözü vermesinden saatler sonra İran destekli silahlı grupların Erbil’deki Amerikan güçlerini hedef alan bir füze saldırısı gerçekleştirdiğini duyurmuş ve servis, Haşdi Şabi Güçleri’nin Ninova vilayetindeki Şeyh Emir köyü eteklerinden altı roket attığını ve roketlerin Haşdi Şabi Güçlerinin 30. Tugayının kontrolü altındaki bir bölgeden atıldığını doğrulamıştır.[6]
2021’deki saldırılar
Erbil Valisi Ümid Hoşnav, yaptığı basın açıklamasında sadece 2021 yılında Erbil Uluslararası Havalimanı’na yedi saldırı düzenlendiğini duyurmuştur. Bu bölümde ayrıca 2021 yılında insansız hava araçları kullanılarak gerçekleştirilen en önemli füze saldırılarından bahsedeceğiz:
- 16 Şubat 2021’de Erbil’e doğru fırlatılan bir grup füze Erbil havaalanındaki uluslararası koalisyona ait bir üssü hedef almış, saldırıda bir Amerikan askerinin yanı sıra bir yabancı sivil hayatını kaybetmiş ve 5 kişi de yaralanmıştır. Amerikalı bir yetkili füzelerin Erbil’in yaklaşık 8 kilometre batısındaki bir bölgeden fırlatıldığını doğrulamıştır. Kendilerini Seraya Evliya-i’d-Dem olarak adlandıran Şii bir grup saldırının sorumluluğunu üstlenmiştir ve Washington Enstitüsü raporuna göre Seraya Evliya-i’d-Dem, Ashab-ı Ehli’l Hak grubu ile muhtemel bağlantıları olan ikincil bir gruptur.[7] Pek çok uzman, Erbil’e yönelik bu saldırıyı, İran’ın nükleer anlaşmadan tamamen çekilmek, uranyum zenginleştirme oranlarındaki tavanı yükseltmek ve yaptırımların tamamen kaldırılmaması durumunda uluslararası denetçiler ile işbirliğine son vermek için belirlenen sürenin 21 Şubat’ta dolmasıyla birlikte, ABD ve İran arasındaki gerilimin tırmanması ile ilişkilendirmiştir.
Bu dönemde, farklı isimler ve unvanlar altında faaliyet gösteren Şii milislere eşlik eden çok sayıda silahlı grubun oluşturulduğu ve bu grupların eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmekten kaçınmak ve en az kayıpla siyasi mesajlar vermek amacıyla ana gruplar tarafından yeni bir strateji olarak uygulandığı gözlenmektedir.
- 14 Nisan 2021’de Erbil Uluslararası Havaalanı’na insansız hava aracı ile bir saldırı düzenlenmiş ve KDP liderlerinden Hoşyar Zebari, milisleri IKB’nin güvenliğini baltalamaya yönelik bu operasyonun arkasında olmakla suçlamıştır. Nitekim Seraya Evliya-i’d-Dem grubu da saldırının sorumluluğunu üstlendiğini duyurmuştur.
İran’ın bölgedeki, özellikle de Irak’taki vekillerine erişimini kolaylaştıran ve milislerin Erbil’e saldırmak için büyük ölçüde insansız hava araçlarına bel bağladığı bu yeni teknolojiyle yüzleşmek zor olduğundan, insansız hava araçlarının denkleme girmesi Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki yetkililer için ilave bir güvenlik sorunu yaratmıştır.
- 26 Haziran 2021’de, Erbil’deki ABD konsolosluğunun bulunduğu bölgeye sadece 3 kilometre uzaklıktaki Berag köyüne patlayıcı madde yüklü üç insansız hava aracıyla bir saldırı düzenlenmiştir.[8]
- 6 Temmuz 2021’de Erbil Uluslararası Havalimanı’nı hedef alan bubi tuzaklı bir drone saldırısı düzenlenmiş, bölgenin Terörle Mücadele Servisi tarafından yapılan açıklamaya göre saldırıda can kaybı veya maddi hasar meydana gelmemiştir.
11 Eylül 2021 tarihinde ABD Konsolosluğu’na yakın olan Erbil Uluslararası Havalimanı’na iki silahlı insansız hava aracı tarafından düzenlenen saldırıda herhangi bir hasar veya can kaybı meydana gelmemiştir.
2022’deki saldırılar
- 2 Mayıs 2022’de Erbil petrol rafinerisini hedef alan ve maddi hasara yol açan altı füzeyle düzenlenen saldırının ardından ABD, saldırıyı ülkenin egemenliğine saldırı ve Irak vatandaşlarına zarar veren bir eylem şeklinde nitelendirerek kınamıştır.
Saldırı, bölgedeki enerji sektörünü geliştirmeye odaklanan ve bölgedeki enerji ihracatını kontrol etmede İran ekonomisi için gerçek riskler oluşturabilecek bir Kürt iş adamının (Şeyh Baz) evini hedef alan doğrudan İran saldırısından haftalar sonra gerçekleşmiştir.
- 8 Haziran’da, Irak siyasi arenasında geniş çaplı tartışmalara yol açan gıda güvenliği yasasının kabul edilmesinden saatler sonra, Erbil-Pirmam yolu silahlı bir insansız hava aracı tarafından hedef alınmış ve üç kişinin yaralanmasına çok sayıda sivil aracın da hasar görmesine yol açmıştır.
Bölgedeki güvenlik yetkilileri, Ketaib Hizbullah’ı terör saldırısının arkasında olmakla itham etmiştir. Bu aynı zamanda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın İran’ı bildirilmemiş bölgelerdeki uranyum izleri nedeniyle kınamasıyla da aynı zamana denk gelmiştir. Silahlı gruplara yakın medya kaynaklarına göre, saldırı Erbil’deki ABD Konsolosluğu’nu hedef almıştır. Ancak insansız hava aracının yeri, hedefi ıskaladığını veya Kürt ya da Amerikan tarafına özel mesajlar göndermeyi amaçladığını göstermektedir.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin tutumu ise kınamakla, ihbar beyanları yayınlamakla ve Bağdat’taki merkezi hükümeti, bu örgütlerin yasal olarak resmi Irak askeri ve güvenlik sisteminin bir parçası olarak kabul edilen, Irak hükümetinden maaş alan Haşdi Şabi’ye ait olması nedeniyle bu saldırıların tekrar yaşanmasını önlemeye ve acilen müdahale etmeye çağırmakla sınırlı kalmıştır.
Sonuç
Erbil’e yönelik sürekli saldırılar, Irak resmi makamlarının zayıflığını, egemenliklerini koruyamadıklarını ve silahları devletin kontrolüne alamadıklarını teyit etmektedir. Özellikle Irak makamları bu grupları caydırmak için herhangi bir önlem almasa da bölgedeki yetkililer saldırıların arkasında (Ketaib Hizbullah, Ketaib Seyyidi’ş-Şüheda) gibi tanınmış Iraklı grupların olduğunu defalarca ortaya koymuştur. Roket atışları ve insansız hava aracı saldırıları IKB’deki güvenlik ve istikrarı baltalamaktadır. Yaşananlar çatışan siyasi ve ekonomik çıkarlar sonucunda hem IKB hem de Amerika Birleşik Devletleri üzerinde baskı kurma aracı olan roket diplomasisi ile bölgenin bir hesaplaşma ve mesaj gönderme arenasına dönüştürülmesine sebep olmaktadır.
Erbil’e yönelik roket saldırılarının tırmanması, IKB’deki çıkarlarını savunmadaki rolünü etkili bir şekilde oynamayan, yerel makamlara bu saldırılara karşı koymaya yönelik bir savunma mekanizması geliştirmede yardımcı olmayan veya Bağdat’taki merkezi hükümete bu tekrarlanan hedeflemeyle ciddi bir şekilde başa çıkması için baskı yapmayan ABD tarafının açık eylemsizliğinin bir göstergesidir. Bu da saldırı sayısında artışa neden olmuştur. Kürt siyasetçi Mahmud Osman, bu noktayla ilgili olarak, Amerika’nın bu saldırıları sona erdirecek caydırıcı adımları atmamasının bölgede güvenlik ve istikrara verdiği zarara işaret ederek “Amerikan güçleri saldırıya uğradığında kendilerini savunamıyorsa, sivil kayıpları önlemek için Erbil Havalimanı’nın bitişiğindeki bölgeyi terk etsinler. Eylemsizliklerinin bedelini neden biz ödeyelim?”[9] demiştir. Nitekim ABD’nin müdahale operasyonlarının Irak’ı aşan hesaplarla, özellikle İran’la yürütülen nükleer müzakerelerle ve ABD’nin İran tarafını kışkırtacak adımlar atmak istememesiyle, Bağdat’a ve bölgeye bu saldırılar karşısında destek vermemesiyle ilgili olduğu görülmektedir.
Erbil’e yönelik saldırılar, Kürdistan Demokrat Partisi ile Bağdat’taki geleneksel Şii partiler arasında yerel düzeyde siyasi gerilimlerin ortaya çıkmasıyla birlikte tırmanmaktadır. İran-Amerika geriliminden etkilenmenin yanı sıra Tahran, Erbil’deki ABD varlığını, ABD’nin Erbil’deki bu çıkarlarını ve karargahını hedef alarak Amerika’ya baskı yapma fırsatı olarak görmektedir.
Bağdat’taki merkezi hükümetin yetersizliği karşısında ayrım gözetmeyen ve kontrolsüz süregiden bu roket diplomasisi, Erbil için, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer müttefiklerin yardımıyla savunma tarafını güçlendirmek ve Bağdat’taki merkezi hükümetin yardımına ihtiyaç duymadan bu saldırılara bağımsız olarak karşı koymak için bir fırsat olabilir.
Ek 1: Kürdistan Bölgesi’ne yönelik roket saldırılarını detaylandıran tablo
Tarih | Fail | Yer | Hedef |
8 Eylül 2018 | İran | Erbil | İran Kürdistan Demokrat Partisi |
8 Ocak 2020 | İran | Erbil | El-Harir Üssü |
13 Mart 2022 | İran | Erbil | “KAR” şirketinin sahibinin evi |
30 Eylül 2020 | 30. Haşdi Şabi Tugayı | Erbil | ABD Konsolosluğu |
16 Şubat 2021 | Ketaib Seyyidi’ş-Şüheda | Erbil | Uluslararası Koalisyon Üssü |
14 Nisan 2021 | Seraya Evliya-i’d-Dem | Erbil | Erbil Uluslararası Havalimanı |
26 Haziran 2021 | – | Erbil | ABD Konsolosluğu |
6 Temmuz 2021 | – | Erbil | Erbil Uluslararası Havalimanı |
11 Eylül 2021 | – | Erbil | Erbil Uluslararası Havalimanı |
2 Mayıs 2022 | – | Erbil | Erbil Petrol Rafinerisi |
8 Haziran 2022 | Ketaib Hizbullah | Erbil | Erbil-Pirmam Yolu |
[1] Şeyh Baz kimdir? Sarayı dünyanın ilgisini çekti, Kaynak: Draw News, Tarih: 16.03.2022, Bağlantı: https://bit.ly/3eXdpcC
[2] İran, Kuzey Irak’ta bir Kürt muhalif grubun karargahını bombaladı, Kaynak: DW TV, Tarih: 08.09.2018, Bağlantı: https://2u.pw/LZCK4
[3] İran roketleri tarafından hedef alındıktan sonra… Irak’taki Ayn Esad ve Harir üsleri hakkında, Kaynak: Al-Jazeera, Tarih: 08/01/2020, Link: https://bit.ly/3TFjQQq
[4] Erbil’in bombalanmasının sorumluluğunu İran Devrim Muhafızları Ordusu üstlendi, Kaynak: Anadolu Ajansı, Tarih: 03.13.2022, Bağlantı: https://2u.pw/G1xu2
[5] Iraklı bir soruşturma komitesi: Erbil’de İsrail casusluğu faaliyetine dair kanıt yok Kaynak: Al-Jazeera, tarih: 27.04.2022, bağlantı: https://2u.pw/ctcR1
[6] Irak Başbakanı’nın diplomatları koruma sözü vermesinden saatler sonra Erbil’e roketler düştü, Kaynak: Reuters, Tarih: 30.09.2020, Bağlantı: https://reut.rs/3FdH1gD
[7] “Seraya Evliya-i’d-Dem” örgütüne bir bakış, Kaynak: The Washington Institute, Tarih: 29.03.2021, Link: https://bit.ly/3st26vO
[8] Erbil yakınlarındaki bir köye drone saldırısı, Kaynak: Rudaw, Tarih: 26.06.2021, Link: https://bit.ly/3gpTrHS
[9] Bkz. https://twitter.com/drmahmoudothman/status/1383132487870775296?s=46&t=a7wpjDWLPknuNatMHisRIA